22 Ekim 2018 Pazartesi
Müzisyenliğin 20 Altın Kuralı
On beş yıldır içinde bulunduğum turizm otel piyasasındaki deneyimlerimle ve büyüklerimin tavsiyeleriyle siz müzisyen arkadaşlarıma naçizane fikirlerimi sunmak istedim...
*
Benim en büyük şansım babamın müzisyen olmasıydı. Şansızlığım ise babamın müzisyenliğin esas işim olmasını istememesiydi.Yanında ne kadar sahne alıyor olsamda Üniversiteye girene kadar müzik eğitimi almam için bir hareket göstermedi. Subay olmamı arzulayan babam yüzünden güzel sanatlar lisesinden bile haberim yoktu.😀 O zamanlar süper lise vardı ve ben sayısal okuyarak zamanımı matematik, fizik ve kimya ile geçirdim.Kesinlikle lisede de müzik okumak isterdim.Ama bu şekilde gelişti. Şimdilerde ise küçük kardeşimin Güzel sanatlar lisesinde okuyor olmasından çok mutluyum.
Sahnelere atılmam , tamamen babamın grup arkadaşlarının sezon ortasında onu yarı yolda bırakmasıyla başladı... sağ olsunlar bazen şerden hayır doğar derler... (2002)
İlk zamanlar önümde iki adet tumba , marakas ve zil vardı. Elimden geldiğince eşlik ediyordum.
Günlerimiz doluydu ve ben sahnede olmaktan gerçekten çok mutluydum. Çocukluk dönemim bitmiş, haftalık harçlık kesilmiş, iş hayatımın başladığını hissetmiştim...😅
Zamanla babam bendeki heyecanı görüp bana bir yan flüt aldı. Bulgar bir hocadan kısa bir süre ders aldım.
Flütü sahneye götürüyordum arada düz ses de olsa eşlik etmeye çalışıyordum. Alanya'da otellerde her gün çalışa çalışa sahnede flüt çalmaya başladım. Okulda edebiyat hocam dinletilerde çalmamı istedi. Orada da türkçe bir şeyler çalarak geliştirdim.
Babam klavye çalıp şarkı söylüyordu. Ben de müziklerin üzerine flütle süsleme yapmaya çalışıyordum. Hatta şunu çok iyi hatırlarım ben şarkı söylerken üstüme melodi çalma dediğini...
-okey 😁... çalamadığım yerde tumba çalıp vokal yapıyordum. Gün geçtikçe pek çok şey öğreniyordum. Sezon sonuna doğru şarkı söylemeye de başlamıştım.
Bir gün babam sordu saksafon çalabilir misin? Şu an farkediyorum ki sanırım bende geri vites yok Şu zamana kadar şu şarkıyı söyler misin diye sorduklarında hiç olumsuz yanıt verdiğimi hatırlamıyorum. Yani ne gerekiyorsa onu yapmam gerektiğini hep bildim. Bu işi seviyorum ve en iyi şekilde yapmam gerektiğini de biliyordum. Saksafona da hayır demedim. Yeni bir alto saksafon aldık. Ancak bu flüt gibi devreye giremedi. Ara ara saksafon hocaları bulduk. Evde çalışmalara devam ettim. Saksafonu da sahneye 17 yaşımda dahil etmeye başladım.(2004) 🎷
Babamın bana bu çalgıları seçip yönlendirmesi benim için büyük bir şanstı ve onun ileriyi görmesiydi... Ona Minnettarım...
Seneler geçti müzik bölümü için hazırlanmam gerekiyordu. 6-7 ay civarı müzik sınavına hazırlık eğitimi aldım. Üniversite’yi kazandım (2006) ve sonunda Müzik okumaya başladım. Listede ismimi gördüğümde evde tek başımaydım. Kendi kendime çığlık attım...Okulda Pek çok şey öğrendim müziğimi daha da geliştirdim.Çok yetenekli arkadaşlarla tanıştım ve iyi hocalarla birlikte çalıştık.Kafamın içinde yeni bir sayfa açıldı.İşin teorisini öğrenerek müziğe çok daha farklı bir perspektiften bakmaya başladım.
Okurken pedagojik formasyon eğitimi de aldım. Okul sonrasında 3 sene müzik öğretmenliği de yaptım. Güzel bir deneyimim oldu. Ancak sadece müzisyenlik yapmam gerektiğine karar verdim. Çünkü bu 3 sene boyunca müzisyenliğim olarak yerimde saydığımı farkettim.Hem müzisyenliğin devam ettiği bu çalışma temposunda gerçekten sosyal hayatımı bitirdim. Şunu anladım hayatın iki meslekle uğraşacak kadar uzun olmadığına yada iki mesleği de aynı kalitede yürütemeyeceğime...
Şu sıralar büyük bir keyifle müzisyenlik hayatıma devam ediyor ve şükrediyorum. Çünkü sevdiğim işi yapıyorum. Şu an 31 yaşındayım yıl 2018 on altıncı yaz sezonumu bitiriyorum.
Bu zamana kadar pek çok şey yaşayıp deneyimledim. Burdan yola çıkarak ve affınıza sığınarak müzisyenlik hayatımızda dikkat etmemiz gereken şeylerden bahsedeceğim;
Müzisyenlikte o kadar ayrıntı vardır ki dışarıdan baktıklarında gelip iki saat çalıp gidiyor derler... Ancak bir müzisyen sezon başında düşünür bu sezon nasıl geçecek, neler yapacağım , kimlerle çalışabilirim, anlaşabiliri miyiz , günlerim dolacak mı, geçen seneye göre biraz daha kazancımı artırabilecek miyim, enstrümanımı yenileyebilecek miyim, nasıl bir repertuar hazırlayacağız, hangi milletlere program yapacağız, sağlığımı koruyabilecek miyim...vs
Derken yaz sezonu başlar. Orkestra toplanmış kıştan beri provalar devam etmiştir. Sahnede giyilecek kıyafetler belirlenmiştir. Ekipmanlar tamamlanmıştır. O hafta sezon başlayacaktır. Her gittiğiniz otelde kendinizi beğendirme, müşteriyi eğlendirme stresi olacaktır. Eğer akşam sahneniz varsa gündüzden stresi başlar. Çünkü akşam sahne vardır ve enerjinizi akşama saklamanız gerekir. Öğleden sonra saat 4 civarları hazırlıklar başlar. 5-6 civarları servis noktasında toplanılır.Yaklaşık bir saatlik yolculuktan sonra ekipmanlar taşınır kurulur. Genellikle akşam yemeği başladığı için saat 7 civarlarına kadar ses denemelerinin bitmesi gerekir. Sonra müsait bir zamanda yemek yenir. Yemek yendikten sonra beklemek için kulise geçersiniz. Size bilgilendirme gelir müşterilerimiz bu milletlerden diye. Kafanda bir repertuar canlandırırsın. Program başlar müşteriyi bir yerden yakalamaya çalışırsın enerjiyi devamlı yukarda tutmak için o 1-2 saat içersinde devamlı stres yaşarsın. Yakalayabilirsen ne ala program keyifli geçer ama yakalayamazsan işten fena soğursun. Moralini yüksek tutmak zorundasın. Orkestra olarak eğlenmek zorundasınızdır. Her gün aynı işi yapıyor olsanızda motivasyonunuz yüksek olmak zorundadır. Hasta da olsanız cenazeniz de olsa bu sizin işiniz olduğu için eğlenmek ve eğlendirmek zorundasınızdır...
*
Bu işi başarıyla yürütebilmeniz için her işte olduğu gibi müzisyenliğin de altın kuralları vardır:
1. Çalgınızı iyi çalmanız sesinizi iyi kullanmanız gerekmektedir.
2. Repertuarınız oldukça geniş olmalıdır. Çünkü nerede neyle karşılaşacağınızı kestiremezsiniz.
Bu sebeple de düzenli provalar yaparak işin kalitesini arttırmaya yönelik çalışmalar yapılmalıdır.
3. İşinize olan saygınız ve insanlara verdiğiniz sözler çok önemlidir. Verilen sözlerin arkasında durmalısınız yoksa ne kadar iyi müzisyen olsanızda sözünüzde durmadığınız zaman karşı tarafın güvenini kaybedebilirisiniz.Grup arkadaşlarınızla da sevgi ve saygı çerçevesi içinde yürütmeniz gereken sonuçta bir iş söz konusudur.Aranızda konuşmayı ihmal etmeyin. Dağ dağa küsmüş dağın haberi yok olmasın yani 😉
4.Görünümüz bakımınız iyi olmalıdır. Çünkü sahnede herkesin gözü üzerinizde olacaktır. Ne kadar iyi de çalsanız sizi izleyenlere olan saygınız görünüşünüzle onlara cevap olacaktır.Siz giyiminize ne kadar dikkat ederseniz size duyulan saygı da o kadar olacaktır. (2+2=4)
5.İş disiplinine dikkat etmelisiniz. İstenen saatte sahnede olup sisteminizi hazırlamalısınız.İstenen saatte de programa başlayıp zamanında bitirilmelisiniz.Eğer size kurulumda yardımcı olacak tonmaister yada dj arkadaşlar olacaksa onlardan isteklerinizi rica ederek söylemelisiniz. Kimse kimsenin kaprisini çekmek istemez ki zaten sizin özel çalışanınız değiller. Eğer kapris yapıyorsanız, ne kadar iyide olsanız istenmeyen kişi olursunuz.Bir de heryerde ses sisteminden anlayan birisini bulamayabilirsiniz.
Bununla birlikte Eğer bir işletme size iyi bir ses sistemi sunuyorsa sizin onlara ekstra saygı duymanız gerekir. Orası bu işe gerçekten değer veren bir işletmedir. Öyle işletmeler gördük ki senelerce ses sistemi taşıdık.Böyle durumları göz ardı etmeyiniz.İşletmelerde her zaman çözüm odaklı olmanızı öneriyorum.
Çok önemli bir durum olmadığı sürece işinize gitmemezlik yapmamalısınız. Turizm de işinizi kaybetmeniz an meselesidir. Herşey daha iyi bir alternatife bakar.Eğer büyük bir sıkıntı varsa da bir alternatifiniz mutlaka olmalıdır.
6.Popüler müzik, çabuk eskiyen bir şey olduğu için repertuvarınızın devamlı güncel kalması hem programınız için hemde kendiniz için iyi olacaktır. Bunun dışında bu zamana kadar hazırladığınız repertuarı saklamalısınız. Özellikle teknoloji çağında i pad kullanmak ve çalışmalarınızı drive'larda saklamanızı şiddetle tavsiye ederim.Olurda bir gün repertuvarınızı unutursanız telefonunuzdan drive'a bağlanıp yada silinirse internetten yedeğine ulaşabilirsiniz.
7.İyi bir enstrüman kullanmalı ve ekipmanınız eksiksiz olmalıdır. Müzisyenlerin Yedek kablolarının olması özellikle de bir solistin kendi mikrofonuna sahip olması ses kalitesi ve performansı açısından mutlaka gereklidir.
8.Ulaşım için kendinize ait tasarruflu bir arabanız olmalıdır.
9.Bulunduğunuz işlerde yemeğinize ve içtiklerinize dikkat etmelisiniz.Size verilen bu hakları su istimal etmemelisiniz. Özellikle iş esnasında alkol almamalısınız.Yiyecek ve içecek artıklarınızı mümkün olduğunca çöpe atmalısınız.Basit gözükse de kötü intibaya sebebiyet verebilir.
10.İşteyken sadece işinize odaklanmalısınız. Sanatçı her zaman göz önündedir ne yaparsa dikkat çeker ve izlenir.Sahnede put gibi durmayın.Öncelikle gülümsemeyi ihmal etmeyin ve sahnede hareketli olun gerekiyorsa dans edin. İşinizde yaptığınız hareketlere dikkat edin. Arkanızdan konuşulduğunda işini yapar ve gider diyebilsinler...
11.İşiniz bittikten sonra eşyalarınızı toplayıp oradan ayrılmanız sizin için iyi olacaktır. Müzisyenler otel içersinde dolaşıyor diye güvenliklerin telsizinden haber geçmesi pek hoş olmaz.
12.İşinizi resmiyete dökmelisiniz. Vergi Mükellefi olup serbest meslek makbuzunuz olmalıdır. Kurumsal olursanız işletmeyle aranızda başkaları olmaz. Kuralları siz belirlersiniz. Paranız hesabınıza yatar. Aynı zamanda masraflarınızı da vergilerden düşebilirsiniz.Kısacası kendi işinizin patronu olursunuz. Bu arada emekliliğiniz ve sağlık işlemleri için sigortanızı da ödemeyi ihmal etmemelisiniz.
13. Siz işinizi iyi yaptığınız sürece zaten çevreniz artacaktır.Çevrenizi tanımalı ve arttırmalısınız. İşini düzgün yapmayan insanları yada iş yerlerini belirleyip gerekirse onlarla çalışmayı durdurarak yeni işlere kapı açmalısınız ki işiniz yılan hikayesine dönmesin.Sezonluk işlerinizin bağlantılarını kopartmayın.Yaz yada kış sezonu açılmadan bağlantılarınızı mutlaka kurun
14. Kendinize mutlaka haftada bir gün bırakın tatile ihtiyacınız olacaktır.
15. Birikim yapmayı sakın ihmal etmeyin. Her zaman hesabınızda sizi en az 3 ay idare edebilecek bir yatırımınız olmalıdır. Çünkü turizmde her işletmenin ödeme şekli farklı olabilir.Bunlara hazırlıklı olmanız gerekmektedir.
16.Sosyal medyayı iyi kullanmalısınız. Yaptığınız işin videosunu mutlaka çektirin. Bu size bir sonraki işleriniz için referans olacaktır. İşinizi iyi pazarlamayı ihmal etmeyin.Her işte olduğu gibi reklam çok önemli bir araçtır.
17.Hayalleriniz ve hedefleriniz hep olsun. Tembellik yaparsanız yerinizde sayarsınız hep cepten yersiniz.
18. Sahneye çıkarken ki heyecanınızı hiç bir zaman yitirmeyin ve sizi izleyenlerle iletişiminizi mutlaka kurun.
19. Kalitenizi her zaman gösterin.Yabancı dil eğitimini ihmal etmeyin.
20. İyi müzisyen olup bu topraklarda yabancı müzisyenlerin, işlerinizi almalarına fırsat vermeyin.
Yaptığınız işin değerini bilin ona gereken emeği verin çalışın ve yapabildiğiniz kadar devam edin vazgeçmeyin... Çünkü Müzik bizim için hayattır...
*
1 Ekim 2018 Pazartesi
Likya Şarapları Etkinliği : Huzur
Antalya'ya 110 km, Elmalı'ya 5 km uzaklıkta bulunan Likya Şarapları'nda, üzüm bağlarıyla iç içe bir şarap mahzeninin yemyeşil bahçesinde oturup tertemiz hava püfür püfür eserken sayısız ödüller kazanmış şarapların tadına bakmak harikulade olsa gerek... çok keyifli bir pazardı.
Antalya Perge Rotaract’ın gerçekleştirdiği bu etkinlikte onlara katılarak harika bir gün geçirdik.
8 Ekim pazar sabahı saat 9 gibi Konyaaltı'nda Mini City önünde buluştuk.Yağmur hafif çiseliyordu. Tam bir sonbahar havası yaşıyorduk.Otobüsümüz hareket etti ve yaklaşık 1 saat sonra Korkuteli çevre yolunda bir gözlemecide mola verdik. Herkes tereyağlı kaşarlı, patetesli gözlemeleri çayla birlikte mideye indirirken adeta gözleme tadımı ve şöleni yaşanıyordu.
Ama hepsi açlıktandı... 😂
Yaklaşık 30 dakika mola verdiğimiz bu kahvaltı arasından sonra yavaş yavaş kalkarken gözlemeci abimiz bahçesinde yetiştirdiği taze elmalardan ikram etti. Bizde teşekkür ederek oradan ayrıldık.
Bir saat kadar yolumuz vardı.Müzisyen olduğumu bilen bir kaç arkadaş şarkı söylememi istese de, sahne dışında şarkı söylemekten pek hoşlanmıyordum geçiştirdim diyebilirim ve muhabbetle keyifli bir yol geçti.
Bir saat yol aldık, Elmalı'yı da geçtikten 5 km sonra Likya Şaraplarına ulaştık.
Herkes otobüsten indikten sonra Likya Şarapları hakkında tanıtım yapıldı. Bu tanıtımdan sonra üretim yapılan kısma geçtik. Üzümlerin nerelerde yetişip hangi dönemler toplandığını, ne kadar süre bekletildiğine kadar pek çok şey öğrendik. Üretim yapılan kısımdan aşağı mahzene geçtik. Senelerdir dinlenip güzelleşen şarapları gördük. 😊 Burda da yaklaşık 30-40 dakika şarap yapımı hakkında bilgi aldıktan sonra şarap tadımı için bahçeye geçtik.
Burda 10 adet şarap denedik.Bu arada buraya gitmek isteyenler gittiklerinde belli bir ücret karşılığında şarap tadımı yapıp yemek yiyebilirler.
Bu ülke topraklarında yetişen üzümlerle özenle yaptıkları bu şarapların dünyada pek çok yarışmada ödüller kazanması gerçekten gurur verici.
Tattığımız Şaraplar
![]() |
Leziz Peynirler ve atıştırmalıklar |
Tertemiz esen rüzgarın ve manzaranın verdiği huzurla, o sakinliğin içinde üzüm bağlarına karşı oturup şarabınızı yudumlayabilirsiniz.
Keyfimize diyecek yok.😊😋
Perge Rotaract ve katılımcılar |
Likya Şarapları'ndan 3 gibi ayrıldık herkes oldukça acıkmıştı. Elmalı'da elbet köfte yapan iyi restoranlar vardı.
Akşam üzeri Antalya'ya geri döndük.Keyifli bir gün oldu. Likya Şarapları, şarap severler için uğranması gereken mutlak bir yer... Herkese sevgiler...
30 Eylül 2018 Pazar
Kasım'da Büyük Kuzey Turu : Giriş
Bunun yanında akşamları tabiki müzik programları yine devam etti. Dükkandan çıkıp otel programlarına koşturdum durdum .Neyse ticarette keyifli bir şey tabiki günümüzde artık yapılamayacak duruma geldiyse de bizim gerçek idealimiz olmadığını anladık. Çünkü dükkan bir süre sonra sizin hayatınız, yaşam alanınız oluyor. Bazen dükkanı birine bırakıp gittiğinizde sanki özgürlüğe yelken açıyor gibi hissediyorsunuz. Bir süre sonra bu durum artık bizi mutsuz etmeye başlamıştı.Sonunda dükkanımızı devrettik(2015).
Hayallerle başlayan işleri, gerçekler yönlendirip istemediğiniz sonlara getiriyor. Denemeden göremiyorsunuz. Biz bunlara deneyim diyoruz...😊
*
Eşim bir kaç ay sonra havalimanı yer hizmetleri gibi yine zor bir seçim yapıp vardiyalı sistemde gecesini gündüze katarak bir sene kadar çalıştı (2015-2016). Bu iş te onun sosyal hayatını bitirdi adeta uyur-gezer gibiydi.
*
2015'in sonlarına doğru bir arkadaşım aradı.İyi bir özel okulda çalışıyordu ve bana müzik öğretmenliği yapar mısın diye teklifte bulundu. Bende heyecanlandım ve denemek istedim çokta mutlu oldum. Ona minnettarım.Üç sene çalıştığım kurumumda çokça şey öğrendim.Öğretmen arkadaşlar edindim. Öğrencilerle kaynaştım. Öğretmenliğin kutsallığını hissettim. Ama seneler geçiyordu ve geçtikçe içimde huzursuzluk oluyordu. Bu değildi istediğim.Sömestr bitti ve ayrılma kararı alarak dönem sonunda öğretmenlik mesleğine de son verdim(2018).
*
Tarıma her zaman ilgim olmuştur.Küçükken dedemin köyünde güzel vakit geçirirdik.Hala hatırlarım dedemle tarladan iple çekerek tahtadan yapma bir arabayla eve zerdali götürürdüm. Şimdilerde internette pek çok şey araştırırım. 2017 yazı enginara merak saldım...Bir arkadaşıma enginardan bahsetmiştim enginarın Antalya'da yetişebildiğini bize ekstra kazanç sağlayabileceğini söyledim. Oda burdan yola çıkarak yoğun bir araştırma yapıp uygun koşulları oluşturup enginar işine girdik. Hafta sonlarımız Enginar bahçemizde geçiyordu. Aslında çok ta keyif almıştık sıfır stres, şehirden uzak pozitif bir enerjisi vardı... Neyse enginarlarımız Mayıs gibi geldiler ve satmaya başlamıştık. Ancak onca emeğin karşılığını alamadık saçma sapan insanlara para kazandırmak hiç hoşumuza gitmedi. Elbet ilk senemizdi fakat bu işten de kazanç sağlayabilmek için üretiminden satışına tamamen sizin elinizde olması gerektiğini farkettik ve çok uzatmadan bu işten de vazgeçtik.
*
Akşamları halen müzisyenliğe devam ediyordum fakat onda da 2013 'ten beri müziğe gerekli önemi ve vakti veremediğimi, yerimde saydığımı farkettim ve üzüldüm.Bunca koşuşturmanın sonucunda bir şeye karar verdim. Sadece tek bir meslek yapmam gerektiğini, gerçekten gönül verebileceğim mesleğin müzisyenlik olduğunu bununla gerçekten mutlu olduğumu ve ömrüm boyunca sıkılmadan yapabileceğimi tekrar hissettim.
*
Biraz uzun bir giriş yaptım çünkü Kasım ayında arabamızla çıkacağımız 1 aylık gezimizden önce bu zamana kadar nelerle vakit geçirdiğimizi bilmenizi istedim.Şimdi kendimize vakit ayırma zamanı... Çünkü 1 ay tatil mi olur diye şaşıranlar oldu. Bal gibi de olacak inşallah. 😊 Bol bol fotoğraf çekeceğiz.Kitap okuyacağız.muhabbet edeceğiz.Gezeceğiz.Temiz hava alacağız.Bol bol yürüyüş yapacağız.Yeni tatlar deneyeceğiz ve hepsini bloğumuzda sizlerle paylaşacağız.![]() |
Citroen C5 |
*
Okuldan ayrıldıktan sonra bir bütçe yapmaya karar verdim. Her ay düzenli devam eden ödemeler, krediler, düzensiz-dikkatsiz harcamalar, kazandığımızı direk alıyordu. Nasıl olsa kazanıyoruz mantığıyla kendimizi dikkatsiz harcamalarımızla köleleştirdiğimizi farkettim. İşte bu yüzden ilk önce ekonomimi kontrol altına almam gerekiyordu. Düşündüm neler yapabilirim.İlk önce jeep'imi satıp daha uygun bir binek araç aldım. Aracımdan artan parayla kredilerimi tamamen kapattım. Kredi kartlarımızı kontrol altına aldık. Her ay başında bütçe yapar olduk. Ödemelerimizi görmeye başladık ve bunun sonucunda kış için birikim yapmaya başladık. Herşeyi düzene soktuktan sonra hayalimizdeki Karadeniz turunu tasarlamaya başladık.Son bir aya giriyoruz...
Neden Bir Ay?
Öncelikle bütçemizin yeteceğini bilsem daha çok uzatmayı düşünürdüm.Çünkü eşimde bende gezmeyi yeni yerler görmeyi çok seviyoruz. Tabiki bir ay fazlada gelebilir ama şu an bilemiyoruz. Deneyerek bunu yaşayacağız. Belkide paramız azalacak erken döneceğiz onu da kestiremiyoruz. Ama gayet kafamız rahat bir şekilde zaman-yer sıkıntısı yaşamadığımız bir psikolojide gittiğimiz yerlerde spontane hareketler yapacağız.
Bu seyahatte en büyük avantajımız gittiğimiz yerlerde akrabalarımız ve arkadaşlarımızın olması yani kalacak yer için bir ödeme şu an için gözükmüyor. Fakat bakarsınız Rize'nin bir yaylasında neden konaklanmasın...😊
Güzergahımız;
Gideceğimiz ilk yer Kapadokya burada günübirlik vakit geçirip Kayseri'ye geçeceğiz.Kayseri'de 2-3 gün vaktimiz var. Erciyes'e uğrama planlarımız mevcut.
Kayseri'den Erzincan-Erzurum üzerinden Artvin Hopa'ya Ulaşacağız. Burda da 4-5 gün tasarlıyoruz. Batum'a geçme planımız var.
Ardından Rize - Trabzon 2-3 gün, yaylalara yolculuk...
Kıyıdan yine gezerek Samsun'a ulaşacağız.Burda da 2 gün tasarlıyoruz.
Samsun'dan Sinop'a 1 gün konaklama.
Sinop'tan Amasra Bolu ve İzmit'e ulaşacağız.2-3 gün konaklama
Ve İstanbul 3-4 gün konaklama
İstanbul'dan Tekirdağ - Gelibolu ve Çanakkale 1 gün konaklama.
Biga - Bandırma - Bursa 1 gün konaklama
Eskişehir. 1-2 gün konaklama
Son Olarak Eskişehir 'den Pamukkale'ye hamamlara geçmek hiç fena olmaz gibi geldi...😅
Takipte Kalınız...🙏
29 Eylül 2018 Cumartesi
Mutlaka gidilmeli : İtalya

Söz vermiştim...Üniversite zamanlarıydı yıl 2012 civarları 1 euro= 2,3 tl falan. İki çılgın aşçı arkadaşımız İtalyan mutfağını tadacaklarmış plan yapıyorlar araştırıyorlar bize de inceden gaz veriyorlar. Derken birgün telefonum çaldı: Efe biz bilet bulduk gidiş-dönüş 99 euro hemde Türk Hava Yolları... O zamanlar böyle kampanyalar vardı euro da ucuzdu 3 ay sonra da vizesiz diye Kiev'e gitmiştik. Neyse 99 euro (230TL) fiyat çok iyi hemen bizde kardeşimle alalım derken aldık 4 kafadar harika bir 5 gün geçirdik....tabiki bu seyahatin sonunda masrafın kişi başı 1000 euro ya geleceğini tahmin edememiştik.İlk defa yurt dışına çıkıyorduk...Sonradan çok güldük çok eğlendik iyiki de gitmişiz dedik.
Seyahatin en güzeli arkadaşlarla beraber yapılanlardır. Sizlerinde gençken bu fırsatları değerlendirmenizi diliyorum.
O İtalya seyahatimizde bütün püf noktaları aklıma yazdım. Acenta yoktu herşeyi kendimiz hallettik. Rotamız, otellerimiz, tren biletlerimiz...
İtalya'ya bayılmıştım ve kendi kendime bir söz vermiştim: İlerde buraya eşimle birlikte geleceğim!
Yıl oldu 2016, Evlilik hazırlıkları...
Balayı falan derken internette fırsat sitelerinin birinde 499 tl'ye 5 gün İtalya turu buldum.Tarihleri düşünürken kaçırmayım bu fırsatı alayım dedim aldım.Sonradan şirketle bağlantıya geçtim. Ekstra ödemeler falan çıktı toplam 2000tl'ye geldi. Neyse bu turu Ocak ayı civarları almıştım. Haziran ayına gelmiştik ve şirketten hiç bir dönüş yoktu.Sözde Ekim ayı gibi tura katılacaktık.Telefonlar açılmıyordu... İnternetten araştırayım dedim ve kötü haber karşıma çıktı : Şirket haziran ayında batmıştı... Üzerine soğuk bir su içtim. Bir daha da pek fırsat kovalamadım.
Düğünden Sonra Dalaman - Sarıgerme' de harika bir otelde tatilimizi yaptık... İtalya hayali başka bahara kalmıştı.Sağlık olsun...
Yıl 2018 , umudumu kaybetmedim...
2015'den beri müzisyenlik dışında özel bir okulda müzik öğretmenliği yapıyordum.Tatile çıkabileceğim tek boşluk sömestrdı. 2018'in Ocak ayına planlarımı yapmaya başladım. Burda da Pegasus'un uçak fiyatları kıvılcımı başlattı. 178 tl ye gidiş bileti buldum.3 ay öncesinden aldım biletleri.Son bir ay kala evrakları tamamlayıp vize başvurumuzu yaptık.Kafamdaki rotaya göre 2 ay kala internetten tren biletleri satın aldım çünkü orada tren bileti, uçak bileti gibi fiyatı artan birşey .
*Tren biletlerimiz 10 euro civarındaydı(trenitalia.com). Yakın zamanda alırsanız fiyatlar 80 euroya kadar çıkabilir.
*Otellerimizi booking.com'dan ayarladık.(günlük 30-40 Euro).
*Vize işlemlerini kişi başı 80 euro gibi bir fiyatla ayarladık.
*Seyahat sigortalarını 15 euro gibi bir fiyata yaptırdık.
İzmir Konsolosluğundan haber geldi. Bizden istenen, Türkiye'ye geri döndüğünüzde İzmir'e gelip Türkiye'ye dönüş yaptığımızı bildirmemizi istedikleri bir yazıyı imzalamı istediler.Bende yaptığım o kadar masrafı göz önünde bulundurarak evrakı imzaladım.Yeterki vize çıksın dedim. Geldiğimde bir yolunu düşünürüm dedim. Çünkü İzmir'e gitmek bize ekstra külfet olacaktı.
İstanbul- Roma uçak biletimiz , 21 Ocak 2018 Pazar tarihliydi. Pasaport o kadar gecikti ki 19 Ocak günü ya gelecekti yada bir sonraki haftaya kalacaktı ve biletler yanacaktı. Artık Vizesiz Belgrad tatili araştırmayı düşünüyordum.Yeter ki pasaportları göndersinler. Bizi son dakikaya kadar strese sokup pasaportlarımızı 19 Ocak Cuma günü vizesi onaylanmış bir şekilde gönderdiler. Okulumdaydım izin alıp arabama atlayıp uçarak gittim.Küçük bir ayrıntı vardı 6 günlük planan tatil için 7 günlük vize çıkmıştı. O günü hiç unutmuyorum harika hissediyordum.
Antalya'dan İstanbul Sabiha Gökçen Havalimanı'na Cumartesi gündüz uçak bileti almıştık.İzmit'te yaşayan Anneannemizi hem ziyaret edelim hemde dinlenip yola çıkalım diye düşündük. Akşam İzmit'te biraz vakit geçirip dinlenmek için eve geçtik.
Ve büyük gün... 21 Ocak Pazar... Akşam üzeri Roma Fiumicino Havaalanındaydık.
Bu seyahatlerde en sevmediğim an ülkeye girerken Pasaport işlemleri. Maalesef Biz Türkleri çok iyi karşılamıyorlar. Daha güvenlik kontrolünden geçerken eşimin pasaportunu orda unutması ile gereksiz bir gerginlik yaşadık.Sonra yine tecrübesizliğimiz ile ayrı pasaport noktalarında durduk. Duyanlar vardır İtalyan polisleri İngilizce pek bilmezler ya da bize öyleleri denk geldi.Herneyse işte bu durumda pasaportta yarı ingilizce , italyan aksanı ve araya da italyanca sözcüklerin karıştığı bir ortamda ve de çok ta ingilizce ile haşır neşir değilseniz,orada gerilmeniz mümkün. Neyseki bir şekilde anladım telefonumdan kalacağımız otelin ve dönüş biletlerimizin pdf'lerini gösterdikten sonra giriş yapabildik. Buda vize onayı almış Pasaport sevincinden sonraki 2. mutluluktu içeri sıkıntısız girmek...
Havalimanın dışında Havaş-Havataş gibi otobüsler mevcut 6 euro gibi bir fiyata merkeze Termini bölgesine 45 dakika gibi bir sürede ulaştırıyor. Otobüsün içinde her zamanki gibi Türklerde mevcuttu fakat uyruğunu tanımlayamadığım insanlarda vardı.Otobüsün iç ışıkları loş maviydi değişik bir ambiyansla merkeze giriş yaptık. Otelimiz Termini bölgesine 10 dk yürüme mesafesindeydi.Roma'da Hotel Canova'da konakladık.Küçük şirin bir oteldi.Vize işlemleri yaparken booking.com belgesi rezervasyon yerine geçmedi.Çünkü rezervasyonda isimlerimiz geçmiyordu.Bunun için Canova otele mail atmıştım ve bana bir belge düzenleyip gönderdiler sağ olsunlar :).
![]() |
Hotel Canova |
Eşyalarımızı yerleştirdikten sonra kendimizi dışarı attık ve saat 12 ye kadar yürüyüş yaptık. Gerçekten büyülü bir şehir...
![]() |
Başkanlık Binası , Roma
2.gün (Roma)
Pazartesi sabahı güzel bir kahvaltıyla güne başladık.
|
İlk işimiz yakın yerlerdeki tarihi yapılara doğru yöneldik. Pazardan geçerken selfie çubuğumuzu aldık.
İkinci gün için Pisa ve Floransa'yı planlamıştık 11 gibi trenimiz var. Roma-Floransa arası yaklaşık 2 saat, Florsansa - Pisa 40 dakika. Vakit kaybetmeden Pisa'ya geçtik.
Biraz yağmura yakalandık diyebilirim ama herşeye rağmen harikaydı. Öğlen bitti yemeği unuttuk Pisa 'da hemen bir restoranta oturduk.
![]() |
spagetti boloney,ravioli ve kırmızı şarap |
Derken hava karardı ve Floransa gecelerine aktık...Floransa Roma’ya nazaran daha genç kesime hitap ediyor diyebilirim.
Santa Maria Del Fiero , Floransa |
Gece treni ile Roma'ya dönüş.
3.gün (Roma)
Salı öğlen Kolezyuma doğru yöneldik.
Türkiye’de indirdiğim Maps me uygulaması ile internet kullanmadan gitmek istediğimiz yerlere ulaşıyorduk. Kolezyuma doğru ilerlerken ara sokaklardan da geçtiğimiz oldu tabiki bir yerde alkol yada başka bişey kullanmış bi adamın bana yumruk sallaması ile geri çekildim adam savruldu ve ne olduğuna anlam veremeden yolumuza devam ettik.Beladan kaçtık diyebiliriz.Seyahatin en ilginç anıydı.Neyse Kolezyuma ulaştık.İçerde bi ara birbirimiz kaybettik ilk defa orda birbirimizi telefonla aradık.
Kolezyumdan çıktık yürüyüşe devam yolda çok keyifli bir müzik grubu vardı.20 dakika kadar oturduk ve keyifle dinledik.
Yürüyüşe devam ederken karnımız acıkmaya başladı. Piknik yapmaya karar verdik.Bir market bulup alışveriş yaptık.
![]() |
Kolezyum'a gittiğinizde karşınıza kendini gladyatör sanan kişilerle karşılaşabilirsiniz :)) Cansu'yu yakaladılar...2 euro'ya bıraktılar.😅 |
![]() |
Pikniğe giderken fotoğraf çekinmeden geçmeyelim dedik , Alter of the Fatherland |
Aşk Çeşmesi |
Rotamız Roma-Floransa- Pisa -Roma Venedik ve tekrar Roma olacaktı.Vizenin 7 gün olması beni heyecanlandırdı.Aklıma deli planlar geliyordu. Dönüş Uçağımızı Milano Bergamo’ya aktarmak istedim. O havalimanı daha hesaplı olduğu için 14 lira farkla bileti değiştirdim. Bu durumda Venedik’ten Milano’ya geçecektik. Geri dönüş tren biletini yaktım. Venedik- Milano seferi için aktarmalı banliyo bileti aldım Milano’da da Booking’ten bir otel ayarladım.
4.Gün (Vatikan)
Çarşamba, Roma'da son günümüzü Vatikan için ayırmıştık. Sabah Otobüsle Vatikan’a gittik. Vatikan müzesini gezdik ama Papa selamlamasını maalesef kaçırdık.
Öğleden sonra tekrar merkeze döndük .Dönerken yürümeyi tercih ettik. Bir ara bisikletlere yönelsekte sonradan vazgeçtik. Popolo meydanından geçtik.
Güzergahımız İspanyol Merdivenleriydi.
![]() |
Piazza di Spagna |
Karınımız acıkmıştı.Bu sefer Lazanya ve pizza margarita tercih ettik. Ardından Burada harika Tramisu yapan bir pastane vardı Oraya uğramadan olmazdı. Bu kadar enerjinin üstüne bol bol yürüyüş yaptık. Akşam tabiki Roma dondurmasını tekrar tattık.Çünkü Roma'dan artık ayrılacaktık...
Akşam 11 e doğru otelden çıkış yaptık. Termini’ye yöneldik.
Tren biletlerini internetten aldığım için biletler pdf olarak mail geliyor. Tren’deki görevlilere pdf ‘deki kare kodu göstermeniz yeterli oluyor.
5.gün (Venedik)
Gece o saatte hızlı tren yoktu ki olsada almazdım. Sabah'ın 4'ünde sokaklarda donardık. Trenle yaklaşık 6 buçuk saate Venedik'e vardık. Sabah 6 civarlarıydı.
Otelimize yöneldik. Tabiki check-in için çok erken bir saatti. Ama yapabileceğimiz bişey yoktu. Otelin sayfasında sabah 7 de açıldığını görünce şansımızı deneyelim dedim. Otele girdik. Hemen bir oda ayarlandı. Uyumak için yattık fakat oda ısınmıyordu.Odamız değişti yeni oda diğerine nazaran daha iyiydi ancak İstediğimiz sıcaklığa ulaşmadı ama uyumalıydık.Uyuduk 10 gibi uyandık.Meğer pencere açıkmış hiç aklıma gelmedi😓. Tahmin ediyorum Venedik rutubetli bir yer olduğu için odaların hava alması için açık bırakıyorlardı. Neyseki hasta olmadık. Güzel bir kahvaltıdan sonra yola koyulduk...
Güzel Şehir Seni çok sevdik |
Sokaklarda kaybolduk deniz otobüsleri ile bir o tarafa bir bu tarafa durmak yok daha çok yer görmeliyiz.Venedik İtalya'nın kuzeyinde olmasından dolayı çok daha soğuktu. Ama en keyif aldığımız yer oldu yüzümüzdende anlaşıldığını umuyorum.😊
Rialto Durağını unutamayacağım deniz otobüsleri dönüp dolaşıp ordan geçiyordu. 3 kez geçtik. Aslında amacım Burano adasına gitmekti.Ancak ilk seferde bocalayabiliyorsunuz. öğrenene kadar biraz gezmiş oluyorsunuz.
![]() |
Burano Adası ,Venedik |
![]() |
Saint Mark Basilica |
![]() |
San Marco Meydanı |
Akşam yemeği Cansu bloglardan araştırdı. İspanyol bir ailenin işlettiği bir makarnacıya gittik(Dal Moro's Fresh Pasta to go) .Makarnaları harikaydı.Ayrıca Türkçe birşeyler de biliyorlardı.Takılıyorlardı. Yemekten sonra bir bara gittik.Orda da keyifli vakitler geçirdik sonrasında da otelimize döndük.
6.Gün (Milano)
Sabah uyandık venedik'te otelimizde güzel bir kahvaltı yaptık.Trenimiz yine 11 civarlarıydı.
![]() |
![]() |
Arriverci a Venezia |
Aktarmalı tren bileti aldım.Çünkü diğerlerinin vakit ve fiyatları uymuyordu.Hayırlısı dedim.
Neyse bindik yolculuğumuz 2 saat sürecekti. Bir önceki gece tren kazası olmuştu. Bindiğimiz trende o enkazın olduğu yerden geçerken yavaş geçti.Yaklaşık 10 dakika kaybımız oldu.Bir sonraki tren tabiki beklemeden gitti. Kaldık ortada heyecan adrenalin.Hemen koştum satış ofisine neyseki biletlerimiz 3 saat kadar geçerliymiş bir sonraki trene binin dedi.Eyvallah dedim.😅 Orada bi 40 dk kaybettik.Sağlık olsun...
Neyse Milano'ya ulaştık. Terminali devasa bir yapı hayran kaldım. Milano'ya indiğinizde gerçekten büyük bir şehre geldiğinizi hissettiriyor. Daha modern binalar, kalabalık , karmaşa sanki İstanbul gibi diyebilirim.
Allah navigasyonu yapanlardan razı olsun diyorum.Buraya İlk defa gelmiştim. Telefondan istikameti çözdüm.O güzergah üzerinden otobüse bindik.(Otobüs kartı alıyorsunuz) Şansımıza otelimizin önüne kadar gitti.Otelimize yerleştik bu arada her otel check- in 'izde günlük kişi başı 4 er euro sehir vergisi ödüyorsunuz.
Neyse hemen Milano Katedraline doğru yola koyulduk. Oraya yakın bir otel kiralamıştım.(40euro) yürüyerek 10 dk'ya katedrale ulaştık.Katedral kapanmadan içini dolaştık.(7euro)
Milano'yu da bayağı dolaştıktan sonra katedrale yakın bir restoranta oturduk ve zamanın nasıl hızlı geçtiğini anlayamadık...
Sabah kahvaltıdan sonra tekrar aynı otobüsü kullanıp terminale döndük.Terminalin yanında bulunan Bergamo otobüsleri ile Bergomo Havalimanına hareket ettik.Dönüşteki tek kötü durum uçağımızın 2 saat rötar yapmasıydı. Bergomo Havalimanında nerdeyse vakit geçirebileceğiniz birşey yoktu.
Neyseki kazasız belasız vatana döndük. İlk işim Konsolosluğu aramak oldu.Ülkeye döndüğümüzü ve bu durumu İzmir'e gelmeden nasıl çözebileceğimizi sordum. Neyseki pasaportların fotoğraflarını göndererek durumu çözdük.
Türkiye döndüğümüzde soluğu dönercide aldık.
Herşey çok güzeldi.Umarım sizlerde bu şansı yaratıp gezebilirsiniz...
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)
Kabuğunuzdan Çıkın
Çoğu zaman şu dönemde alış-veriş yaparak mutlu olmaya çalışmak, telefonu yenilemek, daha iyi bir araba almak, daha büyük bir eve geçmek, mek...
-
Bir - iki yıldır karavan üzerine araştırmalar yapıyorum.Bu hayatı gerçekten merak ediyorum. Her türlüsünü araştırdım kafamda bütçeme ...