Kasım’da Büyük Kuzey Turu: Bölüm 3 Batum


  

    11 gibi kahvaltımızı yaptıktan sonra 12 gibi otelden çıkışımızı yapıp Cansuların Kemalpaşa'daki köy evlerine uğradık. Murat dayımız hayalini gerçekleştirmiş yakın zamanda buraya yerleşmiş öğretmenliğine devam ediyor.Doğanın,yeşilin ve oksijenin içinde ömür uzar... İmrendik :) Onunla da güzel bir sohbet yaptıktan sonra Batum’a doğru yola çıktık.

     Sınırda Sarp köyünde akrabalarımız var.Hem onlara uğrayalım hemde Batum’u ziyaret edelim dedik.
     Sarp Köyü Türkiye’nin Gürcistan ile olan sınır kapısıdır.Sarp ,zamanında ikiye bölünmüş bir köydür. Sınırlar kapalı olduğu için aileler yaklaşık 50 yıl boyunca birbirleri ile görüşememişlerdir.(1921-1988)
     Gürcüler kendi bölgelerine Sarpi bizimkiler ise Sarp demektedirler.
    Gürcistan tarafına arabamızla girelim mi diye düşünürken araç sırasının fazla olması sebebiyle bundan vazgeçtik ve Gürcistan’a yürüyerek geçtik(.Tercih edilmesi gereken yol budur, artık yakıtta ucuz değil ve araçlar için sigorta parası isteniyor. (100 lira))
   
  

    Gürcistan’a yeni kimlik kartlarımız ile girebiliyoruz. Buradan çıkmadan önce 15’er lira çıkış
 pulu alıyoruz. Giriş yaptığımızda içeride döviz büroları var fakat merkeze göre biraz  fark ediyor. Merkeze minibüsler var (88 numara) ve 1,5’ar Lari’ye götürüyorlar. Dönüşte 1’er Lari’ye geldik. Sarp’taki Hasan dayımız paramızı merkezde değiştirelim diye bize 20 Lari verdi.  İçeri girince direk minibüse yöneldik.Merkeze yaklaşık 30 dakikada varıyorsunuz.İndiğinizde döviz büroları çokça bulunuyor. 1 Lira 0,50 Lari. Paramız artık iki kat değersiz. Önceleri tam tersiymiş.. Artık eskisi gibi yoğunluk olmadığını söylüyorlar. Hatta bizim taraftaki petrol ofisleri artık para kazanmaya başlamışlar.





   Cansu ile birlikte saat 14:30 civarları merkeze geldik. Havalar şansımıza o hafta inanılmaz güzeldi. Uzunca bir yürüyüş yaptık.Caddeler çok sakindi. İlk amacımız Ali-Nino heykeline ulaşmaktı.
   Döndük dolaştık bulamadık. Karnımız da buarada bayağı acıkmıştı.Heykeli bırakıp  restoran
aramaya başladık. Yine içimize sinsin derken bayağı yürüdük ve sonunda merkezde bir İtalyan
 restoranı bulduk (BK). Fiyatlar gayet makuldu.Cansu bir adet margarita pizza bende mantarlı fettucini söyledim. Yanına 50cl Heinnichen Bira Cansu’da bir adet Kola istedi. Yemeğin sonunda da Türk kahvesiz yapamayan Cansu yine alışkanlığın bozmayarak kahvesini yaptırdı. Toplamda 44 Lari ödedik. Bizim paramızla yaklaşık 88 lira civarı gibi. Ordaki insanlar için gayet makul fiyatlar.



    Bu arada siparişler verdikten hemen sonra wifi şifresini isteyerek internetsiz kullanımı olan Maps Me harita uygulamsını indirip Gürcistan bölgesini internetten indirdik. Amacımız Ali Nino’yu da görmekti.
    Tekrar haritadan baktık. Dolaştığımız yerlere çok yakındı.Tekrar o yöne doğru restorandan çıktık. Noktaya ulaştığımızda Ali Nino heykelini daha heybetli bekliyorduk. Beklediğimizden küçük çıktı.Devasa bir dönme dolabın arkasında kalmış.Yine de görümeli diyoruz...















    Ali-Nino heykelinin fotoğraflarını çekerken neden şu dönme  dolaba binmiyoruz dedim. Batum’u ayaklarımızın altına alalım. Yükseldikçe yükseldik Batum’un en  güzel anlardan biri oldu.







         Dönme dolaptan bir saat kulesi gördük o bölgeye gitmeye karar verdik.Bir ara uzakdoğulu bir
kafileye takıldık.Etrafı izlerken saat kulesine geldik,meğer otelmiş. Kule şeklinde tasarlanmış
etkileyici eski bir oteldi.

  



    Hava kararmıştı artık saat 17:30 civaralarıydı.İndiğimiz yere  geldik ve bir pastaneye yöneldik gitmeden tatlı çay kahve birşeyler yapalım diye. Dergah diye bir pastaneye oturduk.Meğer
Karadeniz’de her tarafta varmış.Farketmemişiz neyse değişk bir pasta yedikten sonra az  ilerde
minibüslerin kalktığı yere geçtik.Dönüşte 1’er Lari ‘ye döndük.



    Bazı küçük mağazalarda  şu sıkıntıyı yaşadık, İngilizce yada Türkçe bilmiyorlarsa anlaşamıyorsunuz.

    Tekrar ülkemize girdik. Sarp'taki  akrabalarımız Hasan dayı ve yengemize uğradık.Bizlere çay ve kendi yaptıkları Cennet hurmasından cevizli kömelerden ikram ettiler. Tatilin en güzel tarafı bu güzel insanların sohbeti ve kendi yaptıkları ikramları. Herşey için tekrar teşekkür ediyoruz.





     Sarp'tan çıktıktan sonra müzisyen arkadaşım Uğur'a yöneldik.Hafta sonunu onunla ve kardeşi Büşra ile geçirecektik. Cuma akşamı Ardeşen'de programı vardı.Planımız programın sonuna doğru Ardeşen'e gelip onu da alıp Pazar'a geçmekti.

     Sarp'tan çıktıktan sonra Kemalpaşa limanda Balıkçı Şevket Baba  Balık Restorantına uğradık.Sahibi  Halis abimiz tok olmamıza rağmen Mezgitleri pişirdi. Bu zamana kadar böyle Mezgit yemedim.Hatta Mezgitler küçüktü.Antalya'da hep dondurulmuş mezgitler olduğu için büyük bir balık zannederdim.Yolunuz düşerse buraya da uğramanızı tavsiye ederim.




    Keyifli bir sohbetten sonra saat 10 gibi buradan da ayrıldık. Saat 11'e doğru Ardeşen'de Deniz Feneri adlı kafeye geldik.Küçük bir ortam ama güzel ve nezihdi.  Programdan sonra dinlenmek için Uğur ‘lara Pazar ilçesine geçtik.

    Bir gün sonraki planlar Rize Yaylaları...

 


Yorumlar

  1. Canlar, yine gelin ama bu sefer daha uzun sure kalın. Yine bekleriz.

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Okuduğunuz için teşekkür ederim.Abone olmayı unutmayın...

Popüler Yayınlar